Finans ve Düşünce Blogu

Finansal Bağımsızlık – İyi Borç Kötü Borç

“Neden paramız hiç dayanmıyor?  Neden sürekli borç batağındayız? Neden paramızın bereketi yok? ” gibi sorular hepimizin gün içinde binlerce kez düşündüğü şeyler.

%90’ımız geçimimizi sağlamak için, sabahtan akşama kadar çalışmak zorundayız. Eğer çalıştığımız şirketin bir hissedarı değilsek, basitçe biri/leri tarafından sömürülüyoruz diyebiliriz. Bizi çalıştıranlar bizim gibi onbinlercesini daha çalıştırıp üzerimizden para kazanırken bizim yaptığımız zaten sömürülmüş olan emeğimizden kazandığımız parayla sisteme daha fazla para kazandırmaktan başka bir şey değil.

Çoğu kişi paranın bereketinin artık olmadığından, eskisine göre ekonomik durumun çok kötü olduğundan bahseder. Ancak paranın bu kadar değersiz hale gelişi ekonominin kötülüğünden ziyade kapitalist sistemin iyice oturmasından kaynaklanmaktadır. Reklamlar, kampanyalar ya da rol model kişiler bizleri her gün satın almaya daha da bağımlı hale getirmektedir.

Şimdi size soruyorum: Gelir kaynağımız tek iken, onlarca giderimiz olduğu durumda finansal bağımsızlığa erişebilmemiz mümkün mü? Hiç de değil.

Şimdi en basit gider kalemlerimizi yazalım, siz de bu gider kalemlerinden aylık ne kadar harcama yaptığınızı düşünün. Gelir ve giderlerimizi karşılaştırıp, finansal bağımsızlığa ulaşıp ulaşamayacağımızı irdeleyelim.

 

Gıda ve Alkolsüz İçecekler

Sigara, Alkol

Giyim ve Ayakkabı

Kira

Sağlık

Ulaştırma

Haberleşme, İnternet

Cafe, Restaurant vb

Kültür, Eğlence

Kredi Kartı Borcunun Faizi

Diğer Giderler

Minimum düzeylerde yazılan gider kalemlerinde bile harcama toplamımız büyük olasılıkla maaşınızı geçiyordur. Bu yüzden tüketmek için borç almak, borç alabilmek için de daha da çok çalışmak zorundayız.

Hal böyleyken yaşayabilmek, hayattan keyif alabilmek mümkün mü?

Sadece yaşamanın bedeli sabahtan akşama kadar çalışıp, üzerine bir de borç ödemek mi?

Nefes alıp vermenin bedeli bu kadar ağır olmamalı.

Konumuza gelecek olursak sıkıntı, gelir kaynağımızın çok kısıtlı hatta tek olup, gider kalemlerimizin çok fazla olmasından kaynaklanıyor. Hatta gider kalemlerimiz o kadar fazla ki giderlerimizi, cebimizden giden parayı takip bile etmiyoruz.

Maaşımız eksik ya da fazla yattığında hemen farkederiz, ancak cebimizde ki paranın değerini bilemiyoruz.

 

Hepsinden önemlisi; kilit nokta ” Önce tassarruf et, sonra harca ” diyen Warren Buffett’tan gelsin. Önce borçlarınızı kapayıp, daha sonra da tasarruf ederseniz sorununuz da kalmaz. O parayla da kolaylıkla yatırım yapabilirsiniz.

Satın almadığınız şeyler için ödeme yapmak çok kötüdür. Bu da borçtan kaynaklanır. Size fayda sağlamayan borcu kapatmak geleceğiniz için çok önemlidir. Baktığımızda çevremizdeki hemen herkesin bankaya binlerce onbinlerce lira borcu vardır.

Bankanızın borcunuzu ödeyip ödememeniz umrunda bile değildir. Aslında ödememeniz faiz cezası yiyeceğiniz için onların lehinedir de. Siz borcunuzu tamamiyle kapamadıkça onlar sonsuza dek sizden para kazanır. Aslında siz onlara çalışmış olursunuz.

Burada çok küçük bir detaydan da bahsetmek istiyorum. Her borç kötü değildir. Borç eğer size para kazandırmıyor, aksine para kaybettirecek şeylere de yol açabiliyorsa o kötü borçtur. Borçla araba almak kötü bir borca örnek olarak verilebilir (Eğer taksicilik, taşımacılık yapılmayacaksa)  Çünkü arabanın size hiç bir finansal katkısı olmazken aksine sigorta, benzin, bakım, muayene ücreti, park ücreti, Motorlu taşıtlar vergisi, Lastik, trafik sigortası gibi bir çok gideri vardır.

İyi borca ise iş kurmak, yatırım yapmak örnek olarak verilebilir. Kuracağınız iş size nakit akışı sağlayacağından, borcunuz bir süre sonra kendini amorti edecek ve size kar getirmeye başlayacaktır. Krediyle alacağınız gayrimenkuller de eğer kiralayacaksanız yine iyi borca örnek olarak verilebilir

Özetleyecek olursak; finansal bağımsızlığa giden yolda iki basit nokta vardır;

Exit mobile version