Borsa – Faiz İlişkisi ve 2016’da başlayan Tuhaflık
Para, akacak bir yer arıyorsa temelde iki yoldan birine gider; düşük riskli ve düşük getirili, yüksek riskli ve yüksek getirili. Düşük getirili yola mevduat faizleri ve ya tahviller der isek, yüksek riskli ve yüksek getirili yola da borsalar diyebiliriz.
Düşük faiz doğal olarak yatırımcıyı cezbetmediğinden ve yatırımcı kolaylıkla düşük maliyetli para bulabildiğinden parasını mevduat faizlerinden ve ya tahvillerden çekip borsaya akıtmaya başlar. Faizler yükseldiği takdirde ise yatırımcıların ve şirketlerin borçlanması zorlaşır. Şirketlerin karlılığı düşer ve borsada risk artar. Yatırımcı daha fazla riske giremez ve yüksek faizden yararlanmak ister, parasını faize yatırır.
Aşağıda Borsa ve Faiz korelasyonunu net bir şekilde görebilirsiniz.Sarı renkle gösterilen bar grafik Bist Tüm Endeksini gösterirken, mor renkle belirtilen çizgi grafik ise tahvil faizini göstermekte.
Grafiğe baktığımızda 2008-2009 krizindeki kısa süreli paralellik haricinde neredeyse tümüyle ters korele gittiğini görebiliriz. Ancak bu durum Donald Trump‘ın Başkan olduğu Kasım 2016 (ilginç bir tesadüf) tarihi itibariyle değişiyor. Faiz ve Borsa paralel olarak yükseliş trendine giriyor.
Finansın ve ekonominin temel dinamiklerine baktığımızda böyle bir durumun sürdürülebilir olması pek de olası gözükmüyor.
Küresel ve jeopolitik riskler, değersizlikte rekorlar kıran Türk Lirası, faizin yukarı yönlü gitmesi gerektiğine işaret etmekte.
Borsanın trendin tersine hareket ederek faiz ile olağan döngüsüne girmesi an meselesi.
Bekleyip görelim.